19 Temmuz 2008 Cumartesi

Ve Endonezya...


2006`nin Eylül ayıydı! Yaklaşık 33 saatlık uçak yolculuğunda, Dubai, Sri Lanka ve Singapur duraklarımızın ardından nihayet, uçağımız Cakarta`ya inişe geçti. İşte o anlarda içinizde, bir yandan vatanınızdan ayrılmanın burukluğunu yaşarken, bir yandan da uçak alçalırken gördüğünüz yeşillikler, sular altındaki bölünmüş pirinç tarlaları ve hemencecik hissedebildiğiniz tropikal görüntüden gözlerinizi alamıyorsunuz.

Bu ilk izlenimler karşısında, O vakit henüz 10 aylık olan kızımla, park yürüyüşleri yapabileceğimi hayal etmiştim:) Cakarta Soekarno Hatta Havaalanına indiğimiz anda bizi, eşimin Endonezya büyükelçiliğinde görevli arkadaşı karşılamıştı. Pasaport işlemlerimiz kolaylıkla bitti ve dışarıda bizi taksi bekliyordu. Havaalanı kapısından çıkar çıkmaz;
`Aman Allahım! Nasıl bir hava! Nefes alamıyordum`
Bir an önce koşar adımlarla taksiye bindik. O anda aklıma uçak alçalırken kızımla yapmayı hayal ettiğim park yürüyüşleri geldi. Bir an böylesine nemli hatta buharlı ve sıcak bir havada imkansız olduğunu düşündüm. Havaalanından çıktığımda havadaki o ağır kokuyu da asla unutamam. Sonralardan anladım ki Endonezya`da baharatsız yiyecek yiyemiyorsunuz:)

Hiç yorum yok: