6 Eylül 2008 Cumartesi

Türkiye'ye gidiyoruz;)

Uçak biletimizin tarihinin netleşmesiyle evimizde tatlı bir telaş başladi. İçimiz kıpır kıpır. Vatanımıza, milletimize, memleketimize, annemize, babamiza kavuşma heyecanı sadece yurtdışında yaşayanlanların anlayabileceği farklı bir psikoloji.

Yurtdışında yaşamak insanı memleketinin değerlerine daha da yaklastırıyor. Bunun birkaç nedeni var:

-Öncelikle ülkeni özlüyorsun, oradayken fazla umurunda olmayan şeyleri bile özlüyorsun. Ayrıca oradayken seni çok rahatsız eden şeyler hayatından tamamen çıktığı için bir süre sonra unutuyorsun, sadece güzel şeyleri hatırlıyorsun.

- Çevrendeki insanlar, ülken hakkında aklına gelmeyecek sorular soruyorlar. Merak edip araştırıyorsun, öğrenince seviyorsun. Ayrıca, yaşadığın ülkede kendi ülkenin temsilcisi olman ülken hakkında bilgini arttıma konusunda seni güdülüyor. Bana burada "Türkiye'de Arapça mı konuşuyorsunuz? İngilizce mi konuşuyorsunuz?" gibi sorular bile gelmişti.

- Kendi kültürünü başka kültürlerle karşılaştırma olanağın oluyor. Kültürlerdeki ortak ögelerin kökenlerini düşünüyorsun; din, dil, ahlak anlayışı gibi konularda kendi kültürünün başka kültürlerden ne derece etkilendiğini görüyorsun. Güzel olanın, değerli olanın özgün kültür olduğunu, yamama taklitlerin ne derece kıymetsiz olduğu görüyorsun.

-Bu arada ülken hakkındakı olumsuz eleştirilere söyleyecek bir çift lafın olması gerekiyor. Ulusunu savunma, ülkeni savunma psikolojsi gelişiyor. Savunacağın şeyi de daha iyi tanıman gerekiyor.

- Türkiye'ye dönerken uçak alçaldığında ülkenin topraklarını görünce gözlerin doluyor, bütün bu topraklar benim diyorsun, atalarım canlarını verdiler bu topraklarda yaşayabilelim diye düşünüyorsun. Havaalanına indiğinde Türkçe tabelalar, Türkçe anonslar, insanların
aralarında konuşmaları o kadar değerli oluyor ki anlatamam. Dili anlamak değil buradaki konu; en ufak kinayeyi, vurgudaki en ufak değişmeyi, memlekete özgü mimikleri, jestleri yakalıyosun, sanki insanların gönlünü okuyorsun. Tıpkı dil gibi kültürün diğer ögelerini de detaylı olarak analiz edebiliyorsun

Tüm bunlar seni kültürüne daha da yaklaştırıyor, ülkeni, insanını seviyorsun. Tabi Türkiye dair unuttuğun şeyler bir aylığına tatile geldiğinde birer birer gözüne sokuluyor, için daralıyor; Türkiye böyle yoz, böyle hoşgörüsüz bir ülke mi olacaktı diyorsun, bitse de gitsek artık diye bunalmışken tekrar özlemek üzere memleketten ayrılıyorsun.
_________________

5 Eylül 2008 Cuma

ANYER...




Doğal ve şirin bir uzakdoğu kasabası. Java adasının kuzeybatı ucunda yeralan Krakatau yanardağ adasının yakınında kaldığımız Sol Elite Marbella Otel Endonezya ölçeklerinde beş yıldızlı bir oteldi:) Sahil boyunca bir çok plaj var. Genellikle yerli halkın tercih ettiği bir tatil kasabası. Herşey mükemmel mi? Tabiki hayır! sahil boyu birşeyler satmak isteyen işportacılarla dolu. Buna rağmen sahilden günbatımı izlenmeye değer.



lokantada mangal keyfi:)


Paregu adında bir japon lokantası. ilk girdiğim anda aklıma yazdığım başlık geldi. Kapalı bir ortam ve masanın üzerinde ızgara yapmak için düzenlenmiş mekanizma denemeye değer. Izgara düzeneğinin yanında da haşlama yapmak için başka bir düzenek var. İkiside tüple çalışıyor.
Masada önceden hazırlanmış tatlı ve acı karışımı soslar bulunuyor. Bu sosları kullanmak sizin tercihinize kalmış. İşlem çok kolay teriyaki(japonların ızgarası) ve teppenyaki(japonların haşlaması). Teriyakide daha önceden terbiye edilmiş etleri sosa batırıp ızgaranın üstüne yerleştiriyorsunuz. Teppenyakide ise çeşitli sebzeleri suda soslarla ve kağıt kıvamında inceltilmiş (shabu shabu) pirzolalarla haşlıyorsunuz. Endonezya'ya yolunuz düşerse çok güzel bir tercih! Sonuç mükemmel:)