29 Eylül 2009 Salı

SELAMET HARİ RAYA


Biz Türkiye'de iken evimizde bayramlarda bir telaş bir heyecan tatlı bir koşuşturmaca olurdu.. Bayram için yapılan alışverişler çarşı pazarın kalabalığı.. Bayram sabahı yemekleri, ikram için tatlılar.. Gurbette yaşadığımız her bayramda içimizde bir uhde olarak anarız.. Keşke orda olabilsek sevdiklerimizle beraber bayram yapabilsek diye..

Ama gurbette bunların hiç birisi olmuyor olamıyor:( çekirdek aile olarak ben eşim ve kızım evimizde elimizden geldiği kadar o atmosferi yaratsakta Türkiye'de yaşadığımız bayram heyecanı olamıyor ne yazıkki..

Endonezya halkı içinde Ramazan Bayramı çok özeldir. Başlıkta da yazdığım gibi "SELAMET HARİ RAYA" yani hayırlı büyük gün denir. Bayram sabahı Türkiye'den farklı olarak burada kadın erkek çoluk çocuk herkes bayram namazına gider. Erkekler Endonezyaya özgü batik gömlekleri hanımlar rengarenk, boncuklu parlak kumaştan dikilmiş şık kıyafetleriyle bayramı karşılarlar. Bizde olduğu gibi tüm aile bir arada yemekler yerler. Benim ilgimi çeken farksa bayramlaşma Türkiye'de olduğu gibi büyük küçük herkes birbirini ziyaret etmiyor. Bayramın birinci günü ailenin en büyüğünün evinde toplanılıyor ve tüm akrabalar bir arada oluyorlar. Bu ortamlara benimde birkaç kez katılma fırsatım olmuştu.. Türkiye'deki gibi bayrama özel tatlılar ve içecekler ikram ediliyor. Yemekler yeniyor.

Kültürün, anlayışın, yaşam tarzın, düşünce tarzın, rengin her ne kadar farklı olsanda dünyanın bir ucunda bu mükemmel doğanın içinde seninle ortak değerleri paylaşan insanlarla bir arada olmak gerçekten çok güzel bir duygu...

9 Eylül 2009 Çarşamba

DEPREM VE ENDONEZYA HALKI

Endonezya afetler bölgesi. Burada aksiliklerin felaketlerin yaşanmadığı ay gerçekten şükrediyoruz. Ne yazık ki buradaki insaların kaderi bu.. Üç yıldır burada yaşıyoruz hemen hemen her ay bir yada daha fazla deprem haberi alıyoruz. Bazen hissediyoruz bazen haberimiz bile olmuyor. Sadece gazeteden okuyoruz.
Benim bu konuda asıl üzüldüğüm nokta samimi, yardımsever, sıcakkalı ve bir o kadar da güler yüzlü endonezya halkının bu durum karşısındaki duyarsızlığı.. neden? yada ne yapılabilir ki? gibi sorular aklınıza gelebilir..
Bir hafta önce burada yine çok büyük bir deprem oldu. Bizim yaşadığımız bölgeye yakın bir yerde. Bu yüzden bizde ciddi bir şekilde sarsıldık. Hatta o gün geç saate kadar eve bile giremedik. Acaba nerede oldu? hasar çok mu büyük? umarım çok can kaybı yoktur? gibi sorulara ancak televizyondan bilgi alabildik ama inanırmısınız bu konuyla ilgili haber çok sıradan bir haber gibi kanalın birinde anahaber bültenine sıkıştırılmıştı. Bu durum beni çok üzdü ve şaşırttı bir anda kendi ülkem aklıma geldi. Zaten yurtdışında yaşama psikolojisi... Yaşadığınız gördüğünüz hatta yediğiniz içtiğiniz herseyi illaki kendi ülkenizle kıyas edeceksiniz.. Bu konuda da öyle oldu. bu durum Türkiye de olsaydı diye düşündüm biran.. Daha önce 99 depreminde yaşamıştık. Televizyon kanalları sürekli canlı bağlatılar yapar konu ile ilgi bilgiler verir.. Kısacası tüm Türkiye 'de yas ilan edilir, herkes tek yürek olup akıllarda hep ne yapabiliriz? nasıl yardım edebiliriz? sorusu surekli dolanıp durur.. Sadece depremde değil ülkemiz her konuda bir anda birlik olma duygusuna sahip. Bu beni çok gururlandırıyor. özellikle burada yaşadığım bu son deprem ile ilgili resmi olmayan bilgilere (yerel kaynaklar) göre 3500 evin yıkıldığı yüzlerce kişinin öldüğü ve annesiz babasız kalan çocukları düşündükçe ve halkın bu konuyla ilgili tepkisiz kalmasına çok üzülüyorum..
Birlik ve beraberlik olmadan hiçbirşeyin üstesinden gelinemez diyor içimden bir ses. Ama öte yandan halkın maddi açıdan imkansızlıkları yüzde yetmişinin yardıma muhtaç olması gibi sebeplerden dolayıdır diyorum bu kadar duyarsızlık. Ama ne olursa olsun bir ülkede sevinçte yada üzüntüde sadece ben duygusuyla hareket etmek o ülkeyi hiçbir yere götürmez ve sonuç olarak sömürülmekten maşa olmaktan asla kurtulamaz...